Mesleki eğitimde neler yapılabilir?



Mesleki eğitim politi- kamızın nasıl iflas ettiğine dün değinmiştik.

Bugün, neler yapılabilir sorusuna cevap arayacağız...

Olası bir mesleki eğitim reformu için eğer bugün düğmeye basılırsa, 15-20 yıl sonra ülkemizin gerçek anlamda şaha kalkacağına inananlardanız. Ama bunu sürekli öteliyoruz...

Üretmeyen bir Türkiye kesinlikle refah toplumu olmaz ve bunun yolu da mesleki eğitimden geçiyor.

Peki, mesleki eğitimde neler yapılabilir?

Öğrenci kalitesi?

Öğrenci kalitesini yükseltmeden ve doğru öğrencileri seçmeden mesleki eğitim reformundan söz etmek hayalcilik olur.

Öncelikle meslek liselerini üniversiteye öğrenci hazırlayan kurumlar olarak görmekten vazgeçmeliyiz.

Elbette üniversite yolu her zaman açık olsun ama birinci öncelikleri, iyi bir meslek insanı yetişmek olmalıdır.

Yıllardır katsayı mağduru olduklarını ilan ettik, kalktı da ne oldu? Değişen hiçbir şey yok. Olamaz da...

İşte bu yüzden, dershane peşinde koşmalarını değil, mesleklerinin peşinde koşmalarını, iyi bir teknisyenin, vasıfsız ve işsiz bir mühendisten daha iyi bir hayat standardına sahip olabileceğini onlara anlatmalıyız.

İşte bunun için öncelikle meslek liselerine öğrenci alım sisteminin, TEOG’dan farklı ve ayrı bir şekilde yapılması gerekir.

Aklında üniversite hayali olan, meslek liselerini bir atlama taşı olarak kullanan, bir taşla birkaç kuş vurmak isteyenlerin değil, gerçek anlamda o mesleğe kendini adamış ya da adayacak gençlerin önü açılmalıdır.

Örneğin otomobil tutkusu olanlar otomotiv, bilişim tutkusu olanlar bilişim, elektronik tutkusu olanlar elektronik, inşaat tutkusu olanlar da inşaat bölümlerine yönlendirilmelidir.

Fen liselerine girecek öğrencilerde aranan akademik donanım yerine, tutkularına, becerilerine, hayallerine bakılmalıdır.

Mezun olduklarında da en az 3-5 yıl sektörde çalışmadan üniversite yolu açılmamalıdır.

5 yıllık iyi bir teknisyen, uygulamalı mühendisliğe yöneldiğinde, emin olun, geldiği nokta diğerlerinden çok daha farklı olacaktır!..

Meslek liseleri!

Bugünkü meslek liselerinin çoğu atıl durumda. Onları sil baştan yeniden dizayn etmek hatta işletmesini yani eğitim ve öğretimlerini farklı konsorsiyumlara vermek gerekir.

Örneğin ilgili sektörlere, örneğin mesleki eğitimden ısrarla kaçan özel öğretim kurumlarına, örneğin meslek odalarına, örneğin KOBİ’lere, hadi artık siz de taşın altına elinizi koyun demeliyiz.

Ne olur hiç kimse zaten böyle bir işbirliği var demesin. Sonuçları ortada!..

Kentlerin en merkezi yerlerinde olmasına karşın atıl durumda olan meslek liseleri, acaba pek çok alanda olduğu gibi yeni bir ivme kazandırmak için 20 yıllığına her türlü vergi muafiyeti sağlanarak ciddi özel öğretim kurumlarına devredilemez mi?

Akademik eğitimde tıkanan ve birbirini yok etme noktasına gelen bu kurumlar, mesleki eğitime yönlendirilerek farklı bir çıkış yolu bulunamaz mı?

Vergi muafiyeti, ilgili sektörlerin desteği ve devletin kolejlere yaptığı nakdi yardımın en azından bir bölümü burs olarak mesleki eğitime kaydırıldığında, ülke açısından getirisi çok daha fazla olmaz mı?..

Dünyadaki örnekleri?

Almanya’dan Güney Kore’ye teknoloji devrimi yaratan ya da Fransa’dan Avustralya’ya yaşam standardını yükselten ülkelerin eğitim modellerine baktığınızda, ara insan gücü yetiştiren her kademedeki mesleki okulların çok önemli bir yeri vardır.

Dünyadaki genel eğilim, öğrenci sayısının yüzde 65’inin mesleki eğitimde, yüzde 35’inin ise genel eğitimde olması yönünde. Bu tablo bizde tam tersi ve çok uzun yıllardır tersine çevrileceği söylenmesine rağmen bir türlü değişmedi. Dahası, olanın da içi boşaltıldı ve meslek adamı demeye bin şahit isteyen, aklı mesleğinde değil başka alanlarda olan donanımsız gençler yetiştirildi.

Çok daha vahimi, işsizliğin had safhada olduğu günümüzde, nitelikli ara insan gücü bulmak her zamankinden çok daha zor hale geldi...

Özetin özeti: Mesleki eğitim MEB’in boyunu çoktan aştı ve bir ülke meselesi haline geldi. Çözüm arayışı da bu boyutta ve acil olmalıdır!..