"Benim çocuğum yapmaz" demeyin!



Türkiye'de ve dünyada bağımlık yapıcı maddelerin kullanımı artıyor. Bu maddelere başlama yaşı oldukça düşerken, kullanan bireye ve aileye verdiği zarar da etkisini acımasızca gösteriyor. Bağımlılıkla mücadelede en önemli yollardan biri de, küçük yaşlardan itibaren ailenin, çocuğunun kontrolünü dengeli bir şekilde ele almasından geçiyor.


Bağımlılık aslında ciddi bir hastalık. Ama toplumun büyük çoğunluğu bunu bir hastalık olarak henüz algılayamıyor. Özellikle de çocukları ne gibi tehlikelerin beklediğinin de aileler yeterince farkına varamayabiliyor. Sigara, alkol, uyuşturucu madde ve teknoloji bağımlılığı çocukları tehdit eden en büyük bağımlılık problemleri arasında geliyor. Yeşilay Genel Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk ile çocukları bağımlıktan nasıl korumamız gerektiğini konuştuk.

Riskli grup kimlerdir?

Bütün çocuklarda risk olmasına rağmen bağımlılık açısından daha riskli bir grup da bulunuyor. Davranış bozukluğu ve dürtü kontrol bozukluğu olan çocukların kendini frenleyemediğini ve sonunu düşünmeden iş yaptıklarına dikkat çeken Prof. Dr. Mücahit Öztürk çocuk da görülen bazı durumlara ailelerin dikkat çekmesini istiyor:

*Aşırı cesaret

*Fevrilik

*Kural ve sınır tanımamak

*Söylenenin tersini yapmak

Aileye tepki gösteriyor

Aile içinde sigara ve alkol kullanımı normalize edilirse ve çocuk buzdolabını açtığında bu tür maddeler görürse bu durumun zaten çocuğu madde kullanmaya teşvik etmek anlamına geldiğine dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk aslında her çocuğun Yeşilay'cı doğduğuna dikkat çekiyor ve devam ediyor:

"Çocuklar yapı olarak tertemiz doğuyor. Farkındaysanız 4-5 yaşındaki çocuk annesi ya da babası sigara ya da benzeri bir madde içmesin diye ebeveynini çekiştiriyor. Aileye tepki veriyor ve üzülüyor. Bu önemli bir göstergedir." Ailede bağımlı biri varsa da çocuğun asla bunun farkına varmaması gerektiğine vurgu yapan Prof. Dr. Öztürk ailelerin yaptığı yanlış davranış modelleriyle ilgili de şunları söylüyor: "'Benim yanımda denesin başkasının yanında denemesin' diyen aile bu yaklaşımlarla madde kullanımını normalleştiriyor adeta. O zaman da madde kullanımına kapı açılabiliyor maalesef."

Benim çocuğum yapmaz demeyin

Benim çocuğum yapmaz, bizim ailede olmaz, bizim aileye uymaz söylem ve düşüncelerinin de yanlış olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Mücahit Öztürk şunları belirtiyor:

"Bir ailenin muhafazakar olması ya da aile bireylerinin bağımlılık yapıcı bir madde tüketmemesi çocuk için tek başına belirleyici değildir. Eğer siz aile olarak o duyguyu çocuğunuza geçiremediyseniz çocuk önce her şeyi gizli yapabilir, ama sonra aşikar da olabilir."

Sosyal reklam da etkili

Çocuğun arkadaş ortamının madde kullanımına etkisi ile ilgili Prof. Dr. Mücahit Öztürk şunları vurguluyor:

"Çocuk arkadaş grubuyla bir kafeye gidiyor. Bir bakıyor ki herkes alkol ya da sigara alabiliyor. O zaman benim de içmem lazım diyebiliyor. İşte kendisini koruma dinamiklerini geliştirememiş ailelerde çocuk sınır koyamayabiliyor."

Siz arkadaş bulun

18 yaşındaki bir çocuğun arkadaşlarını maalesef ailenin belirleme şansı bulunmuyor. Ama bunu da baştan engellemenin mümkün olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Öztürk devam ediyor:

"Çocuğa siz arkadaş bulun. Arkadaş ortamı oluşturun ve fedakarlık yapın. Örneğin, üç tane arkadaşınızın çocuğunu alıp eve getirebilirsiniz. Evimin düzeni bozulacak diye korkmayın. Gerekirse dışarıya da çıkarın. Onları siz kaynaştırın ki doğru arkadaşlarla arkadaş olabilsinler."

EVE ÇAĞIRIN

Çocuklar kafamı şişirecek, evde problem olacak, evi dağıtacak diye düşünmeyin. Arkadaşlarını çağırın bırakın dağıtsınlar. Çocuğun yemek yemek ve su içmek kadar en doğal ihtiyacı da arkadaş. O arkadaşlığı aile yönetemez ve doğru arkadaşlar bulunmazsa çocuk mutlak bir arkadaş bulacaktır. Çocukları biz kontrol edebiliriz ve ettikçe de çocukların da kontrol becerileri artar. İşte o zaman bağımlı hale gelme ihtimalleri çok düşüktür."

Teknoloji bağımlılığı da büyük sorun

Hangi sosyo-kültürel gruba dahil aile olursa olsun ailelerin teknoloji bağımlılığı konusunda büyük ölçüde doğru bir yaklaşım sergilemediğine dikkat çeken Prof. Dr. Mücahit Öztürk, "aile nasıl davranacağını ve nasıl oyun sınırlayacağını bilmiyor. Oyun sistemleri, oyunlardaki hırs yapıcı ve kazanmayı körükleyen durumlar hakkında bilinçli değiliz. Zaten çocuk parkta koşturacağına, yatakta çerez yiyerek ciddi anlamda bir tembellik yaparak oyun oynuyorsa buna bir ölçüde engel olmak lazım.'