Okulu Bırakan Öğrenci Sayısı Ne Kadar?



Disleksi Öğrenim Güçlüğü Derneği Başkanı Tokar: -"Bir okul bahçesinde, teneffüs zamanı yalnız başına dolaşan birisi varsa bilin ki o çocuk disleksili çocuktur. Ortaokuldan itibaren okulu bırakan çocuk istatistiği yüzde 88,2'dir. Benim ülkemin bu kadar büyük bir kayba tahammülü yoktur, olmamalıdır da".

Gölbaşı Kaymakamlığı öncülüğünde, Gölbaşı Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü ve Disleksi Öğrenim Güçlüğü Derneği'nce ortaklığında düzenlenen "Disleksinin Farkındayım" başlıklı sosyal sorumluluk projesi için açılış töreni gerçekleştirildi.


Gölbaşı Kaymakamlığı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'nın finanse ettiği proje, Gölbaşı Anadolu Lisesi'nde düzenlenen etkinlikle başladı. Etkinliğin açılında bir konuşma yapan Disleksi Öğrenim Güçlüğü Derneği Başkanı Atıf Tokar, proje ile 3 ay boyunca disleksili 30 çocuğa müzik ve resim kursu verileceğini, amaçlarının çocukların yeteneklerini ortaya çıkarmak olduğunu söyledi.

Disleksi farkındalığının özellikle son yıllarda artış gösterdiğini belirten Tokar, "Disleksili çocuk sayısı Ekim 2015 itibariyle 30 bin 200'dür" dedi.

Açılış törenine katılan ailelere "Sizin çocuklarınız aslında bu devletin tam da ihtiyacı olan çocuklardır" diye seslenen Tokar, konuşmasına şöyle devam etti:

"Disleksi normal ve normal üstü zekaya sahip çocuklarda görülen bir farklılıktır. Hastalık değildir. Bu çocuklar tamamen proje odaklı çocuklardır. Disleksili çocukların neredeyse tamamı bir işleme başlarken sonucu görür.

Disleksili çocuklara kim sahip çıkıyor diye baktığımızda, şu üç ülke çok da şans eseri yan yana gelmiyor; ABD, İsrail ve İran. Bir çocuğa disleksi tanısı konulduğu anda bu çocuğu alır ve bu çocuktan verim alacağını bildiği için onun eğitimini tamamlarlar"

Disleksili çocukların öğrenme ve algı farklılıklarından dolayı toplumdan dışlandığını ve kıymetlerinin bilinmediğini vurgulayan Tokar, "Okulda öğretmeni tarafından 'Bu çocuk yaramaz, bu çocuk haylaz' diye, evde 'Bu çocuk okumaz' diye, arkadaşları arasında 'Sen oyunun kurallarını bilmiyorsun' diye ötelenmiştir."

Disleksi tanısı konan çocukların sınıfta en arka sıralara atıldığına, zihinsel engelli muamelesi gördüğüne, öğretmenin ilgisizliği ile karşı karşıya kaldığına dikkati çeken Tokar, disleksili çocukların ve ailelerin psikolojik saldırıya uğradığını bildirdi.

Disleksili çocukların ortaokula geldiğinde çoklu öğretmen sistemiyle tamamen derslerden koptuğunu, arkadaşları tarafından dışlanınca okulu bırakmak zorunda kaldığını belirten Tokar, şunları kaydetti:

"Bir okul bahçesinde, teneffüs zamanı yalnız başına dolaşan birisi varsa bilin ki o çocuk disleksili çocuktur. Ortaokuldan itibaren okulu bırakan çocuk istatistiği yüzde 88.2'dir. Benim ülkemin bu kadar büyük bir kayba tahammülü yoktur, olmamalıdır da."

Disleksili çocukların diğerlerinden farklı olarak bazı harfleri ters okuduğunu ve yazdığını, zaman kavramını algılamakta zorlandığını, matematik derslerini anlayamadığını dile getiren Tokar, bu çocuklar için bir sistem geliştirilmesi ve özel eğitime önem verilmesi gerektiğini vurguladı.

Disleksinin farkındalığını artırmak adına çalışmalarına devam edeceklerini belirten Tokar, ailelere şöyle seslendi:

"Çocuğunuza dinini, diyanetini öğretin. Vicdanını geliştirin. Milliyetini öğretin, bu topraklara bağlı olduğunu bilsin. Üretim zekasını ülkemize sunsun."

Gölbaşı Kaymakamı Şahin Aslan da projenin disleksili çocuklara ve ailelerine bir lütuf değil farkındalık oluşturma çabası olduğunu söyledi.

Disleksili çocukların özel eğitimi, ilgiyi ve şefkati hak ettiklerini belirten Aslan, "Tüm özel çocuklarımız için ayrı bir metotla ve onlara uygun bir işletim sistemiyle, uygun eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yapılacağı mekanlara ve sistemlere ihtiyaç var. Tek tip algı ve yönetim anlayışından vazgeçilmesi lazım" diye konuştu.